Yılların getirdiği dostluklar sorgulanmaz.
Hope RoeDeer ülkeyi terk edeli yıllar geçmişti. Ailesinden geriye kalan tek şey kardeşi Bill idi. Bill'in evlenmesi ve aile kurması ile birlikte yalnız kalan Hope macera aramak uğruna Kanada'ya doğru yola çıkmıştı. Yabanda yaşadığını yıllar boyunca hayatta kalma konusunda kendini geliştirmişti. Avlanmak, aç ve susuz kalmak, günlerce durmadan at sırtında seyahat etmek Hope'un hayatının bir parçası haline gelmişti. Ta ki kardeşi Bill'in ailesi öldürülene kadar.
Bill ailesini kaybedince Hope haberi alır almaz blackwater'a geri döndü. Bill ile birlikte metaliksiz bir şekilde ailesinin katillerini aramak için yola koyuldular. Bu süreç içinde tanıştıkları bir iş adamı olan Lucas Owen onlara yardım eli uzattı. İki kardeş Lucas için çalışmaya başladılar ve kendilerine yeni Amerika da yer edinmeye çalıştılar. Ancak bir süre sonra Bill pes etti ve kendini dinlemek için sineye çekildi. Bill'in gitmesine dayanamayan Hope varını yoğunu artık kardeşi gibi gördüğü patronu Lucas'a vermişti. Onunla beraber yıllarca iş yaptılar. Ancak birden bire her şey ters gitmeye başladı. Eski üçlüden geriye kimse kalmamıştı. Hope yalnızlığına dayanamayıp alıştığı hayata, yabana geri dönmüştü.
Sıcak bir yaz günün de Valentine yakınlarından geçerken atının toynağında bir sorun oluştu. Zar zor bir şekilde kendini valentine seyisine attı. O sıra bu işlerin başında Lucas'ın olduğundan habersizdi. Atıyla ilgilenildikten sonra yabana geri döndü. Ancak Lucas bir gün işletmesini denetlerden Hope RoeDeer'ın oraya geldiğini öğrendi. Bunun üstüne ona haber ulaştırması için birilerini ayarladı ve bekledi. "Eski dostum, yardıma ihtiyacım var. Beni bul."
Lucas'ın hayatta ve hala bişeyler ile uğraştığını öğrenen Hope mesajı aldığını gibi onu bulmak için yola koyuldu. Yine başka bir gün Valentine de karşılaştılar. Yıllardan beri süregelen dostluk yeni bir maceraya yelken açacaktı. Ancak Lucas değişmişti. Eskiden kanun için saygılı biriyken artık karanlık işler içindeydi. Bunu anlayan Hope onu bir an bile olsa sorgulamadı. O zor zamanındayken onun önüne bir tas yahni koyan dostunu ne olursa olsun destekleyecekti. Kemerinden babasından kalma toz içinde kalmış altı patlarını çıkarttı ve "Bana sadece kime sıkacağımı söyle, devamını boşver" dedi.
Zaten yeni geldiği yabana dönmesi kısa sürmedi. Eskiden bir ofiste oturur evrak işleriyle uğraşırken şimdi Lucas ile bütün gün at sırtında yakıcı güneşin altında, yolda kaybolmuş insanların yüklerini hafifleterek yolculuklarına yardım etmeyi kendilerine görev ilan etmişlerdi. Bir yandan seyislikle uğraşıyor, bir yanda da zengin olarak gözüne kestirdiklerini tenhada sıkıştırıyorlardı. Bu bir süre sorunsuz devam etti, ta ki kardeşi Bill dönene kadar.
Bill bir anda blackwater limanında belirmişti. O sıra Hope Blackwater da demleniyordu. Kardeşini şerif ofisinin dibinde görünce hemen yanına koştu. Eskiden gözleri parlayan o Bill artık yoktu. İki kardeş bir süre hasret giderdiler ancak Bill de eksik bişeyler vardı. Karısının ve çocuğunun yası onu paramparça etmişti. Bu durumu fark eden Hope, Lucas'ın ona yaptığı teklifi Bill'e sundu. İlk başta Bill bunu kabul etmedi çünkü haydutlar onun hayatını bu hale getirmişti. Nefret ettiği şeye dönüşme fikri onu deliye döndürmüştü. Ancak Hope Lucas'a güvenmeleri gerektiğini onlara yardım sözü verdiğini hatırlatınca Bill de bu durumu kabul etti. İkili tam o gün Lucas ile buluştular ve işe geri döndüler. Bill döndüğü gibi de Blackwater da olaylar patlak verdi. Kasaba içinde insanlar ok yemeye başlamıştı. Bu gergin Amerika eskisinden daha kötüydü. Bundan sonra ise daha da kötü olacaktı. Çünkü bu sefer karanlıktan atlayıp onları korkutacak birileri yoktu, karanlık onlardı ve ileride elinde fenerle başı boş gezen bir kaç kişi vardı. Silahlar kılıflarından çıktı ve gecenin karanlığı barut kokusuyla birlikte aydınlandı..
Hope RoeDeer ülkeyi terk edeli yıllar geçmişti. Ailesinden geriye kalan tek şey kardeşi Bill idi. Bill'in evlenmesi ve aile kurması ile birlikte yalnız kalan Hope macera aramak uğruna Kanada'ya doğru yola çıkmıştı. Yabanda yaşadığını yıllar boyunca hayatta kalma konusunda kendini geliştirmişti. Avlanmak, aç ve susuz kalmak, günlerce durmadan at sırtında seyahat etmek Hope'un hayatının bir parçası haline gelmişti. Ta ki kardeşi Bill'in ailesi öldürülene kadar.
Bill ailesini kaybedince Hope haberi alır almaz blackwater'a geri döndü. Bill ile birlikte metaliksiz bir şekilde ailesinin katillerini aramak için yola koyuldular. Bu süreç içinde tanıştıkları bir iş adamı olan Lucas Owen onlara yardım eli uzattı. İki kardeş Lucas için çalışmaya başladılar ve kendilerine yeni Amerika da yer edinmeye çalıştılar. Ancak bir süre sonra Bill pes etti ve kendini dinlemek için sineye çekildi. Bill'in gitmesine dayanamayan Hope varını yoğunu artık kardeşi gibi gördüğü patronu Lucas'a vermişti. Onunla beraber yıllarca iş yaptılar. Ancak birden bire her şey ters gitmeye başladı. Eski üçlüden geriye kimse kalmamıştı. Hope yalnızlığına dayanamayıp alıştığı hayata, yabana geri dönmüştü.
Sıcak bir yaz günün de Valentine yakınlarından geçerken atının toynağında bir sorun oluştu. Zar zor bir şekilde kendini valentine seyisine attı. O sıra bu işlerin başında Lucas'ın olduğundan habersizdi. Atıyla ilgilenildikten sonra yabana geri döndü. Ancak Lucas bir gün işletmesini denetlerden Hope RoeDeer'ın oraya geldiğini öğrendi. Bunun üstüne ona haber ulaştırması için birilerini ayarladı ve bekledi. "Eski dostum, yardıma ihtiyacım var. Beni bul."
Lucas'ın hayatta ve hala bişeyler ile uğraştığını öğrenen Hope mesajı aldığını gibi onu bulmak için yola koyuldu. Yine başka bir gün Valentine de karşılaştılar. Yıllardan beri süregelen dostluk yeni bir maceraya yelken açacaktı. Ancak Lucas değişmişti. Eskiden kanun için saygılı biriyken artık karanlık işler içindeydi. Bunu anlayan Hope onu bir an bile olsa sorgulamadı. O zor zamanındayken onun önüne bir tas yahni koyan dostunu ne olursa olsun destekleyecekti. Kemerinden babasından kalma toz içinde kalmış altı patlarını çıkarttı ve "Bana sadece kime sıkacağımı söyle, devamını boşver" dedi.
Zaten yeni geldiği yabana dönmesi kısa sürmedi. Eskiden bir ofiste oturur evrak işleriyle uğraşırken şimdi Lucas ile bütün gün at sırtında yakıcı güneşin altında, yolda kaybolmuş insanların yüklerini hafifleterek yolculuklarına yardım etmeyi kendilerine görev ilan etmişlerdi. Bir yandan seyislikle uğraşıyor, bir yanda da zengin olarak gözüne kestirdiklerini tenhada sıkıştırıyorlardı. Bu bir süre sorunsuz devam etti, ta ki kardeşi Bill dönene kadar.
Bill bir anda blackwater limanında belirmişti. O sıra Hope Blackwater da demleniyordu. Kardeşini şerif ofisinin dibinde görünce hemen yanına koştu. Eskiden gözleri parlayan o Bill artık yoktu. İki kardeş bir süre hasret giderdiler ancak Bill de eksik bişeyler vardı. Karısının ve çocuğunun yası onu paramparça etmişti. Bu durumu fark eden Hope, Lucas'ın ona yaptığı teklifi Bill'e sundu. İlk başta Bill bunu kabul etmedi çünkü haydutlar onun hayatını bu hale getirmişti. Nefret ettiği şeye dönüşme fikri onu deliye döndürmüştü. Ancak Hope Lucas'a güvenmeleri gerektiğini onlara yardım sözü verdiğini hatırlatınca Bill de bu durumu kabul etti. İkili tam o gün Lucas ile buluştular ve işe geri döndüler. Bill döndüğü gibi de Blackwater da olaylar patlak verdi. Kasaba içinde insanlar ok yemeye başlamıştı. Bu gergin Amerika eskisinden daha kötüydü. Bundan sonra ise daha da kötü olacaktı. Çünkü bu sefer karanlıktan atlayıp onları korkutacak birileri yoktu, karanlık onlardı ve ileride elinde fenerle başı boş gezen bir kaç kişi vardı. Silahlar kılıflarından çıktı ve gecenin karanlığı barut kokusuyla birlikte aydınlandı..