
AVCILAR
Vizyonumuz;
Saygı ve dayanışma temelinde örnek bir topluluk olarak tanınmaktır. Her kasabada ismimiz anılan, saygı duyulan ve yardımseverliği ile bilinen bir ekip olmayı hedefliyoruz.
Misyonumuz;
Yardımseverlik: Çulsuzlara ve fakirlere yardım ederek, onların daha iyi bir yaşam sürmelerini sağlarız. Amacımız, toplumun en zayıf üyelerine destek olarak daha iyi bir dünya inşa etmektir.
Adaletin Temsilcisi: İnsanlara ve yaşama zarar veren, hayatlarını kısıtlayan kişilere karşı dururuz. Bizim ve masumların zarar görmesine neden olanları adaletin gereği olarak cezalandırırız.
Kolluk Kuvvetlerine Saygı: Kolluk kuvvetlerine saygı duyar ve onların yanında dururuz. Bu bir işbirliği değil, toplumsal düzen ve adalete olan inancımızın bir yansımasıdır.
Aile Bağları: Birbirine güçlü bağlarla bağlı, aile duygusunu en iyi şekilde yaşayan ve üyelerine sürekli destek olan bir grubuz. Birliğimizden aldığımız güçle her zorluğun üstesinden geliriz.
Saygınlık: Kasabalarda ismimiz anıldığında saygıyla karşılanan bir topluluk olmayı amaçlıyoruz. Davranışlarımız ve eylemlerimizle saygınlığımızı korur ve geliştiririz.
Vahşi Batının Gölgelerinde: Avcılar’ın Hikayesi
Dante'nin BaşlangıcıDante, Amerika'nın vahşi batısında, bir Kızılderili babanın oğlu olarak dünyaya geldi. Annesini küçük yaşta kaybetmişti ve hayatta kalan tek akrabası olan babasıyla birlikte yaşam mücadelesi veriyordu. Babası ona, doğayla uyum içinde yaşamayı, hayatta kalma becerilerini ve vahşi batının zorluklarına karşı dayanıklı olmayı öğretti. Dante, bu zorlu dünyada büyürken, babasının bilgelik dolu sözlerini ve öğretilerini dikkatle dinledi. On altı yaşına geldiğinde, Dante artık babasıyla birlikte hayatta kalmak için gerekli tüm becerilere sahipti. Ancak, bir gün babası aniden hastalanıp öldüğünde, Dante'nun dünyası başına yıkıldı. Artık hayatta tek başınaydı ve sırtını dayayacağı kimsesi yoktu. Bu, Dante'nin hayatında bir dönüm noktası oldu. Babasından öğrendiği bilgilerle tek başına hayatta kalmayı başardı, ancak bu yeni durum ona daha büyük bir mücadele anlamına geliyordu. Dante, 17 yaşına geldiğinde, vahşi batının acımasız gerçekleriyle başa çıkmayı öğrendi. Para kazanmanın yollarını aramaya başladı ve bunun için çeşitli işler denedi. Avlanma, madencilik ve hatta kumar oynayarak geçimini sağladı. Ancak, zengin olmanın ve hayatta güçlü kalmanın yollarını keşfetmek için bir ekibe ihtiyaç duyduğunu anladı. Bu amaçla, sıklıkla takıldığı bir barda yeni insanlarla tanışmaya ve ekibini kurmaya çalıştı.
Erya'nın Başlangıcı ve Dante ile karşılaşması
Erya, 1874 yılında Black Water kasabasında doğdu. Babası Jimmy, bir gezgin olarak Erya'yı geniş dünyayı tanıtmak için sık sık uzun yolculuklara çıkardı. Erya'nın çocukluğu, at sırtında geçen günlerle doluydu. Atlar, onun en büyük tutkusuydu ve bu tutku, babasıyla yaptığı yolculuklarda daha da pekişti. Babası ona atların nasıl bakım yapılacağını, nasıl eğitileceğini ve en iyi atların nasıl seçileceğini öğretti. Erya, 25 yaşına geldiğinde, babasının bilgeliğiyle kendine atik, çevik ve dayanıklı bir at aldı. Bu simsiyah atına Zeus adını verdi. Ancak, Erya'nın hayatında başka zorluklar da vardı. O, zamanla alkole yenik düşmüş ve şişmanlamıştı. Bu durum, onun vahşi batının zorluklarıyla başa çıkmasını zorlaştırıyordu. Erya, sık sık bir barda vakit geçiriyordu ve burada kaderi Dante ile kesişti. Bir gece, Dante barda bir kavganın ortasında kaldığında, Erya ona yardım etti. Erya'nın yardımıyla Dante, kavgadan sağ salim çıktı ve bu olay, ikisinin arasında güçlü bir dostluğun başlangıcı oldu. Dante, Erya'nın sadık bir dost ve güvenilir bir ortak olabileceğini anladı. Birlikte, vahşi batının zorluklarına karşı omuz omuza mücadele etmeye başladılar.
Vera’nın dahil olması
Vera'nın hayatı, ailesiyle kaldıkları eve yapılan bir baskınla altüst oldu. Bu baskında annesini kaybetti ve babasıyla baş başa kaldı. Babası, eşine yapılanlardan dolayı büyük bir acı çekiyordu ve kızını korumak için ona silah kullanmayı öğretti. Ancak, Vera, aile terimini ve bağlılığını tam anlamıyla bilmeyen bir gençti. Babası, Dante ile görüşmesini istemiyordu çünkü onun tehlikeli biri olduğunu düşünüyordu. Ancak, Vera ve Dante çocukluklarından beri tanışıyorlardı ve aralarındaki bağ çok kuvvetliydi. Vera, büyüdüğünde babasının isteğine karşı geldi ve Dante ile takılmaya başladı. Onunla birlikte yaşadığı maceralar, Vera'ya gerçek bir aile bağının ne demek olduğunu öğretmeye başladı. Dante ve Erya ile birlikte geçirdiği zaman, Vera'nın içindeki boşluğu doldurdu ve ona gerçek dostluk ve bağlılık duygularını kazandırdı.
Üçlü’nün bir araya gelmesi
Dante, Erya ve Vera'nın yolları, vahşi batının geniş topraklarında birleşti. Dante'nun liderliğinde, Erya'nın bilgi ve tecrübeleri, Vera'nın cesareti ve kararlılığı, onları güçlü bir ekip yaptı. Birlikte, avlanma, madencilik ve diğer işlerde başarıya ulaştılar. Her biri kendi geçmişlerinden getirdikleri deneyimlerle ekibe katkıda bulundu. Dante'nin stratejik zekası ve liderlik becerileri, Erya'nın agresifliği ve dayanıklılığı, Vera'nın cesareti ve sadakati, onları vahşi batının en korkulan ve saygı duyulan ekiplerinden biri haline getirdi. Bu üç arkadaş, birlikte geçirdikleri zamanlarda birbirlerine sıkı sıkıya bağlandılar ve gerçek bir aile oldular.
Yeni Bir Yoldaş: Küçük Çocuğun Kurtarılması
Dante, Erya ve Vera, bir gün atlarıyla avlanmak için yola çıktılar. Geniş bozkırda ilerlerken, uzaktan gelen silah sesleri dikkatlerini çekti. Hızla sesin geldiği yöne doğru sürdüler. Bölgeye ulaştıklarında, yerde yatan iki cansız beden ve yanlarında devrilmiş bir at arabası gördüler. Manzara, vahşi batının acımasızlığını bir kez daha gözler önüne seriyordu. Geri dönmeye karar verdiklerinde, Erya at arabasının arkasındaki samanlıklardan bir ses duydu. Bu, hüngür hüngür ağlayan bir çocuğun sesiydi. Erya, pompalı tüfeğini çekip dikkatlice sesin geldiği yere yaklaştı. Samanların arasından küçük bir çocuk çıktı ve titreyen sesiyle, "Lütfen beni vurmayın," dedi. Dante, atının üzerinde ekibine dönerek, "Erya onu bırak, ihtiyacımız yok. Üstesinden gelecektir!" dedi. Vera itiraz etti, "Hayır Dante, onu burada bırakamayız, bu onun ölmesine sebep olabilir. Biz kötü insanlar değiliz." Dante sinirli bir ses tonuyla, "Bizler melek değiliz. Bu çocuğu yanımıza alırsak bize ayak bağı olabilir! Bizi oldukça yavaşlatacak. Bu kararınızdan emin misiniz?" dedi. Vera ve Dante, Erya'ya döndü. Karar Erya'daydı. Söz hakkı Erya'da iken, "Aldık başımıza belayı," diyerek çocuğu ensesinden tutup atının arkasına koydu. O sırada Dante, "Kararınız bu yöndeyse saygı duyacağım," diyerek yollarına koyuldular.
Birlikteki Güç
Küçük çocuk, isminin Kelvin Fresh olduğunu söyleyerek ekibin yeni bir üyesi olarak hayatlarına katıldı. Başlangıçta Dante'nin endişeleri doğrulandı; Kelvin, onlara ayak bağı oldu ve ilerlemelerini yavaşlattı. Ancak zamanla, Kelvin grubun bir parçası haline geldi. Vera ona şefkat gösterdi ve küçük çocuğun travmalarını atlatmasına yardımcı oldu. Erya, dövüş stratejileri ve hayatta kalma becerilerini öğretti. Dante ise çocuğa, vahşi batının acımasızlıklarına karşı dirençli olmayı ve güçlü kalmayı öğretti. Dante, Erya ve Vera, Kelvin ile birlikte geleceğe umutla bakarak, vahşi batının zorluklarını aşmaya devam ettiler. Dante'nun babasından öğrendiği hayatta kalma becerileri, Erya'nın yaşam mücadelesine olan dayanıklılığı, Vera'nın cesareti ve küçük çocuğun yenilmez azmi, onları başarıya götüren en önemli unsurlardı. Amerika'nın vahşi batısında, onların dostluğu ve birlikteliği, hayatta kalmanın ve başarıya ulaşmanın en güçlü yolu oldu.
Son düzenleme: