Agmund René
1871 Kara kış Annesburg
1871'ün meşhur soğuk aylarında Annesburg'un küçük ve sıcak evlerinden bebek ağlama sesleri yükseldi. Saçları genleri kaynaklı sapsarı gözleri atalarının ona bahşettiği gözkyüzü gibi masmavi bir bebek dünyaya geldi. Babası Bjarne'nin tek isteği az kalan iskandinav inancına sahip insanlara doğan çocuğunun öncü olmasıydı bu yüzden adını Agmund René koydu. Ailesi, kasabanın köklü çiftçilerinden biriydi. Babası, toprakları işleyen ve ailesini geçindiren bir adamdı. Küçük Klaus, okul çağına geldiğinde, ailesine yardım etmek için çiftlikte çalışmaya ve babası Bjarne'ye kendi işlerinde yardım ederek daha küçük yaşlarda ailesini sırtlamaya çalıştı.Babası, Klaus'un bu yönetici ruhunu görüp sorumluluklarını tam anlamıyla bilmesi karşılığında gücüne inanarak ona silah kullanmayı öğretti. Avlanmak için ormana gittiği zamanlarda babasının izinde ilerleyerek avcılıkla ilgili incelikleri öğrendi. Silah kullanmayı sadece avlanmak için değil, aynı zamanda ailenin güvenliğini sağlamak için de bir beceri olarak gördü. Babası aynı zamanda Klaus'a okuma ve yazmayı da öğretti. Akşamları, tarla işleri bittikten sonra, birlikte kitapları karıştırır ve harfleri öğrenirdi. Okuma yazma gibi entel öğrenimler Agmund için hem bilgiye erişim hem de kişisel gelişim açısından büyük bir öneme sahipti.Bjarne onca işin gücün arasında Klaus'a balta atmayı da öğretti. Çiftlik işlerinde kullanılan bir beceri olmasının yanı sıra, bu beceri onun gücünü ve cesaretini geliştirdi. Her balta atma denemesi, hem fiziksel hem de zihinsel olarak Klaus'un kendine güvenini artırdı. 1877'nin bahar aylarında o sıcacık yuvadan bir bebek sesi daha duyuldu. Bjarne'nin istediğini onun inandığı tanrılar önüne birer birer sunuyordu. Canute bebekken bile yapılı, bir o kadarda asiydi. Agmund ve Canute, Annesburg'un sisli tepelerinde birlikte büyüdüler. İki kardeş, çocukluklarını birlikte geçirirken, birbirlerine sıkı sıkıya bağlandılar. Tarlalarda çalışırken, avlanırken ve babalarının öğrettikleri becerileri öğrenirken birlikteydiler.
Hüzün senesi 1893
Babalarının hastalık sonucu ölmesi ikisini de derinden etkiledi, ancak Agmund ailesi için güçlü kalmayı seçen Canute ise acısını zirvede yaşamayı seçen taraflar oldu. Agmund geçim problemlernini başladığını fark ettiği an biriktirdiği yatırımla kasabalar arası tahıl ticaretine başlayarak Canute'ı da yanına aldı. Toparlanmasına tüm gücüyle yardım ederken işleri yoluna koyma konusundada Bjarne'nin öğrettiklerini tamamen uyguladı. Canute, Agmund için hem bir iş ortağı hem de bir dosttu. İkisi birlikte zorlukları aşmayı öğrendiler ve birlikte büyüdüler. Her biri diğerinin zayıf yanlarını güçlendirirken, birlikte başarıya gitmek için çabalamaya başladı. Blackwater kasabasında bir ticaret için görüştüğü kişiye baktığında gelen ışıkla aydınlandı, kadın ona ticaret için birşeyler anlatırken onun aklından sadece " Kvasir'in Odin'e verdiği akıl için teşekkürler, Tyr gülüşüne dokunduğu için ona sonsuz teşekkürler, Hermod'un acılarına dokunuşu için teşekkürler. " geçiyordu. Agmund yıllar sonra ilk kez Edda Andersen'a karşıaşkı içinde hissetmeye başlayıp afalladığı o tatlı yolculuğa girmişti. Önüne neler çıkacağını sabırsızlıkla bekliyordu.
1871 Kara kış Annesburg
1871'ün meşhur soğuk aylarında Annesburg'un küçük ve sıcak evlerinden bebek ağlama sesleri yükseldi. Saçları genleri kaynaklı sapsarı gözleri atalarının ona bahşettiği gözkyüzü gibi masmavi bir bebek dünyaya geldi. Babası Bjarne'nin tek isteği az kalan iskandinav inancına sahip insanlara doğan çocuğunun öncü olmasıydı bu yüzden adını Agmund René koydu. Ailesi, kasabanın köklü çiftçilerinden biriydi. Babası, toprakları işleyen ve ailesini geçindiren bir adamdı. Küçük Klaus, okul çağına geldiğinde, ailesine yardım etmek için çiftlikte çalışmaya ve babası Bjarne'ye kendi işlerinde yardım ederek daha küçük yaşlarda ailesini sırtlamaya çalıştı.Babası, Klaus'un bu yönetici ruhunu görüp sorumluluklarını tam anlamıyla bilmesi karşılığında gücüne inanarak ona silah kullanmayı öğretti. Avlanmak için ormana gittiği zamanlarda babasının izinde ilerleyerek avcılıkla ilgili incelikleri öğrendi. Silah kullanmayı sadece avlanmak için değil, aynı zamanda ailenin güvenliğini sağlamak için de bir beceri olarak gördü. Babası aynı zamanda Klaus'a okuma ve yazmayı da öğretti. Akşamları, tarla işleri bittikten sonra, birlikte kitapları karıştırır ve harfleri öğrenirdi. Okuma yazma gibi entel öğrenimler Agmund için hem bilgiye erişim hem de kişisel gelişim açısından büyük bir öneme sahipti.Bjarne onca işin gücün arasında Klaus'a balta atmayı da öğretti. Çiftlik işlerinde kullanılan bir beceri olmasının yanı sıra, bu beceri onun gücünü ve cesaretini geliştirdi. Her balta atma denemesi, hem fiziksel hem de zihinsel olarak Klaus'un kendine güvenini artırdı. 1877'nin bahar aylarında o sıcacık yuvadan bir bebek sesi daha duyuldu. Bjarne'nin istediğini onun inandığı tanrılar önüne birer birer sunuyordu. Canute bebekken bile yapılı, bir o kadarda asiydi. Agmund ve Canute, Annesburg'un sisli tepelerinde birlikte büyüdüler. İki kardeş, çocukluklarını birlikte geçirirken, birbirlerine sıkı sıkıya bağlandılar. Tarlalarda çalışırken, avlanırken ve babalarının öğrettikleri becerileri öğrenirken birlikteydiler.
Hüzün senesi 1893
Babalarının hastalık sonucu ölmesi ikisini de derinden etkiledi, ancak Agmund ailesi için güçlü kalmayı seçen Canute ise acısını zirvede yaşamayı seçen taraflar oldu. Agmund geçim problemlernini başladığını fark ettiği an biriktirdiği yatırımla kasabalar arası tahıl ticaretine başlayarak Canute'ı da yanına aldı. Toparlanmasına tüm gücüyle yardım ederken işleri yoluna koyma konusundada Bjarne'nin öğrettiklerini tamamen uyguladı. Canute, Agmund için hem bir iş ortağı hem de bir dosttu. İkisi birlikte zorlukları aşmayı öğrendiler ve birlikte büyüdüler. Her biri diğerinin zayıf yanlarını güçlendirirken, birlikte başarıya gitmek için çabalamaya başladı. Blackwater kasabasında bir ticaret için görüştüğü kişiye baktığında gelen ışıkla aydınlandı, kadın ona ticaret için birşeyler anlatırken onun aklından sadece " Kvasir'in Odin'e verdiği akıl için teşekkürler, Tyr gülüşüne dokunduğu için ona sonsuz teşekkürler, Hermod'un acılarına dokunuşu için teşekkürler. " geçiyordu. Agmund yıllar sonra ilk kez Edda Andersen'a karşıaşkı içinde hissetmeye başlayıp afalladığı o tatlı yolculuğa girmişti. Önüne neler çıkacağını sabırsızlıkla bekliyordu.